Milli Mücadelemizin 102. Yılı…

19 Mayıs 1919...

Bir yolculuktan çok daha fazlası;

“Umut, Cesaret, Azim, Mücadele, Özgürlük…”

En aşina tanımıyla; Türkiye Cumhuriyeti’ nin temellerinin atıldığı, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Samsun’ a ayak basmasıyla Anadolu’ da milli mücadelemizin kıvılcımının yakıldığı ve Kurtuluş Savaşı’ nın başladığı gündür
19 Mayıs…

Peki, bu yolculuğu sıradan olmaktan çıkaran durum neydi?

Öyle ya; bir grup insanın yaptığı gemi yolculuğunu ve Samsun’ a varmalarını böylesine anlamlı kılan bir amaç olmalıydı…

Evet, hem de bu öyle bir amaçtı ki; bir milletin üzerine serpilmiş ölü toprağının dağıtılmasından, yok olmaya yüz tutmuş milletin küllerinden yeniden doğmasından, cephanesi alınmış, ordusu dağıtılmış ve karamsarlığa bürünmüş yorgun bir milleti milli mücadele ruhu ile bir araya getirerek cesaretlendirilmesinden daha büyük başka nasıl bir amaç olabilirdi…

İstanbul’ dan 16 Mayıs 1919 Cuma günü Bandırma Vapuru ile Samsun’ a hareket eden Atatürk, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’ a ayak basmış ve tarih sahnesinde kahramanlıklarıyla mahir yüce Türk Milleti’ nin yeniden yazacağı bir kahramanlık destanının temelini atmıştır. Atatürk’ ün Samsun’ a ulaşması ile başlayan tarihi süreci sırasıyla Havza ve Amasya Genelgeleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Amasya Protokolü takip etmiş ve nihayet milli mücadele meşalesi tüm yurtta olanca cesareti ile yanmıştır. Bu cesur meşale ile birlikte birbirinden çetin mücadeleler, savaşlar kazanılmış ve bugün üzerinde yaşadığımız, ektiğimiz, diktiğimiz, gezdiğimiz, eğlendiğimiz, düğünlerimizi yapıp, cenazelerimizi defnettiğimiz, anılarımızı, acılarımızı, sevinçlerimizi paylaştığımız, birbirimizle kucaklaştığımız topraklar bizlere vatan olmuştur.

Şair dizelerinde: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır.” demiştir.

İşte 19 Mayıs 1919 tarihi, gerekirse canları pahasına topraklarını yeniden vatan yapmayı amaç edinmiş Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bir grup kahramanın milli mücadeleyi başlatan ilk adımları olduğu ve sonrasında toprağı vatan yapmak için binlerce kahramanın şehit verildiği mücadelenin başlangıcı olduğu için böylesine önemli ve vazgeçilmezdir. Öyle ki; Atatürk, canını vermek uğruna milli mücadeleyi başlattığı 19 Mayıs’ ı doğum günü olarak kabul etmiştir.

Böylesine tarihi önemi ve anlamının yanı sıra, “19 Mayıs günü neden gençlik bayramı olarak kutlanmakta?” sorusunu kendimize sorup, samimi cevabını içimizde hissedebilmemiz de bir o kadar önemlidir.

Milli mücadele sürecinde Atatürk, Türk Milleti’ ni ileri götürebilecek, geleceğe taşıyacak olanların genç beyinler olduğunu görmüştür. 19 Mayıs 1919’ da Samsun’ a ayak bastığında kendisi de henüz 38 yaşında genç bir Türk askeri olan Atatürk, gençliği ifade ederken sadece yaş olarak değil fikri olarak gençliği yani fikirde yeniliği de sürekli olarak dile getirmiştir. Zira genç bir beyin asla karamsar olmaz umut taşır, taşımalıdır. Azim, cesaret ve mücadele; genç olanların ve fikir itibariyle de genç kalanların birer güçlü silahıdır. Bu fikriyat ile Atatürk, “Ey Türk Gençliği” diye seslenerek başladığı Gençliğe Hitabesi’ nde biz Türk gençlerine güvenini belirtmiş ve bu doğrultuda sorumluluklar yüklemiştir. Hemen hepimizin hayatının bir döneminde ezberlediği bu hitabede; genç bireyler olarak içimizde, ruhumuzda mevcut olan umudun, azmin, cesaretin, mücadele gücünün vatana ve millete sarf edilmesi gerekliliğini belirtmektedir.

Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ ün: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.” sözü ile ifade ettiği üzere, biz kendisini her ne kadar göremesek de fikirlerini ve düşüncelerini anlayarak, özümseyerek, yaşayarak ve yaşatarak emanetine sahip çıkıyor, koruyor ve bizden sonraki nesillere ulaştırmak için var gücümüzle mücadele etmeye devam ediyoruz.

Biz, vatanına ve milletine aşık Türk gençliği olarak; mevcudiyetimizde ve istikbalimizde en büyük hazinemizin Türk İstiklali ve Türk Cumhuriyeti olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinç ile geçmişte olduğu gibi bugün ve her zaman umutluyuz, kararlıyız, cesuruz, azimliyiz, mücadele gücümüz yüksek ve özgürlüğümüzden asla taviz vermeyiz. Bunun için muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunun farkındayız…

Bu duygu ve düşüncelerle; Milli Mücadele kahramanımız, ülkemizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Ebedi Başkomutanımız Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, kahraman silah arkadaşları ve bugüne kadar bedenlerini toprağa düşürüp canlarını Türk Milleti için vermiş olan kahraman şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygı ile anıyor; 19 Mayıs Atatürk’ ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı yürekten kutluyorum.

(19 Mayıs 2021)

Av. Emin İÇELLİ